Daha koşacaksın çocuk,
daha çok koşacaksın. Dağları gösterecekler sana: hadi koş bakalım yukarda daha
neler neler var diyecekler. Koşacaksın sen de, arkana bakma yanarsın çünkü
diyecekler ve arkada kalanlar da yanıyor olacaklar. Yorulacaksın, kaybolacaksın,
durmak isteyeceksin ama sana “durman düşmene neden olur” diyecekler ve sen yine
koşacaksın. Ciğerlerin sökülecek, kalbin patlayacak ama yine koşacaksın.
Yuvarlananlar göreceksin, pes edenler göreceksin, durmaktan biraz daha
korkacaksın. Sana birileri gelecek ve diyecekler: arkandaki manzaraya baksana
ne güzel, gel otur şurada bir soluklanalım diyecekler. Zaten bir gün düşeceğini
onlar da biliyor diyecekler. Ama seni
koşmaya gönderenler engel olacak sana:
“İnanma çocuk sen onlara, sen yalnızca güneşin
taşlara vuruşunu seyredebilirsin, gözlerini alır güneş maazallah yuvarlanır
gidersin. Hem onların güneşe aşk dediğine ne bakıyorsun sen? Baksana o zaman
aşıklara hepsi deli gibi insanlar, virane adamlar. Tek adımla güneşe varılır
dediklerine de aldırma onların, denerken yırtarsın belki kıyafetini, daha dün
yıkadık onu. Koş sen çocuk durma, durursan kaşınmaya başlar her yerin,
çıldırabilirsin gerek yok onların düşünce dedikleri şeylere. Düşünmekle dağa mı
çıkılırmış hem? Bak o kadar yukarlarda olanlar düşündüklerinden mi çıkmış?
Koşmuşlar söz dinleyip, sivri kayalara basmamışlar , sonra büyük adam olmuşlar.
Dağa göre değerlendirme onları sen, dağa göre küçüklüklerini de düşünme,
gerekirse parmağına gözüne sok dağ mı büyük parmağın mı anlarsın. Dağın içini
de düşünme, kötü kötü yaratıklar vardır dağın içinde, acıtırlar canını, doktoru
nerede bulacaksın sonra? Bazı kötü adamlar da seni kandırmaya çalışacak: dağın
içinde aslında her nevi değerli taşlar var, seni koşmadan zengin eder onlar
diyecekler. Onlara da bakma sen, cebine koyduk harçlığını o yeter sana. Hem
madem onlar zenginlikten haberdar, niye onların üstünde doğru düzgün kıyafet
yok? Deli gibi giyinmiş hepsi de! Gözünü yumman için sana yalvaranlar olabilir,
sakın ha yapma öyle şeyler! Derinin içindeki görmeye kalkışma öyle, dağı görmen
yeterli senin. İçinde farklı şeyler olsa biz sana söylemez miydik? Sen yalnızca
koş çocuk, yukardan koşup gelen bir aslan olabilir senin tek düşmanın. Eğer
terli halde soğuk su içmezsen o aslan daha geç gelir. Hem o aslan madem bir gün
gelecek sen ona daha yukarlarda yakalanmaya bak. Aşağılarda ezik insanlar
yakalanır aslana. Bazı sihirbazlar görürsen de inanma ha! Aslana bindiklerini
gösterirler sana, bindikleri filan yoktur aslında. Yalnızca büyü yapar o
adamlar. Aslan düşmanımız bizim nasıl onunla dost olunur? Aslan gelince de “ben sadece koşuyordum” de,
o seni acıtmadan yer o zaman. Hem biz kimsenin canını acıtmadık ki aslan bizim
canımızı acıtsın. Biz yalnızca söz dinliyorduk. “anlam” denen şeylere deliler
bakar, biz deli değiliz ki!”
Sonra kendine dik bir yamaç
bulacaksın, bir arkana bakacaksın bir önüne. Derinliği hissedeceksin,
sonsuzluğu, korkuyu ve özgürlüğü… hem de aynı anda! Sonra …