Lorem İpsum



Olmak için ölmek; Bilmek için sormak...


5 Ocak 2013 Cumartesi

Koş bakalım


     Daha koşacaksın çocuk, daha çok koşacaksın. Dağları gösterecekler sana: hadi koş bakalım yukarda daha neler neler var diyecekler. Koşacaksın sen de, arkana bakma yanarsın çünkü diyecekler ve arkada kalanlar da yanıyor olacaklar. Yorulacaksın, kaybolacaksın, durmak isteyeceksin ama sana “durman düşmene neden olur” diyecekler ve sen yine koşacaksın. Ciğerlerin sökülecek, kalbin patlayacak ama yine koşacaksın. Yuvarlananlar göreceksin, pes edenler göreceksin, durmaktan biraz daha korkacaksın. Sana birileri gelecek ve diyecekler: arkandaki manzaraya baksana ne güzel, gel otur şurada bir soluklanalım diyecekler. Zaten bir gün düşeceğini onlar da biliyor diyecekler.  Ama seni koşmaya gönderenler engel olacak sana:

     “İnanma çocuk sen onlara, sen yalnızca güneşin taşlara vuruşunu seyredebilirsin, gözlerini alır güneş maazallah yuvarlanır gidersin. Hem onların güneşe aşk dediğine ne bakıyorsun sen? Baksana o zaman aşıklara hepsi deli gibi insanlar, virane adamlar. Tek adımla güneşe varılır dediklerine de aldırma onların, denerken yırtarsın belki kıyafetini, daha dün yıkadık onu. Koş sen çocuk durma, durursan kaşınmaya başlar her yerin, çıldırabilirsin gerek yok onların düşünce dedikleri şeylere. Düşünmekle dağa mı çıkılırmış hem? Bak o kadar yukarlarda olanlar düşündüklerinden mi çıkmış? Koşmuşlar söz dinleyip, sivri kayalara basmamışlar , sonra büyük adam olmuşlar. Dağa göre değerlendirme onları sen, dağa göre küçüklüklerini de düşünme, gerekirse parmağına gözüne sok dağ mı büyük parmağın mı anlarsın. Dağın içini de düşünme, kötü kötü yaratıklar vardır dağın içinde, acıtırlar canını, doktoru nerede bulacaksın sonra? Bazı kötü adamlar da seni kandırmaya çalışacak: dağın içinde aslında her nevi değerli taşlar var, seni koşmadan zengin eder onlar diyecekler. Onlara da bakma sen, cebine koyduk harçlığını o yeter sana. Hem madem onlar zenginlikten haberdar, niye onların üstünde doğru düzgün kıyafet yok? Deli gibi giyinmiş hepsi de! Gözünü yumman için sana yalvaranlar olabilir, sakın ha yapma öyle şeyler! Derinin içindeki görmeye kalkışma öyle, dağı görmen yeterli senin. İçinde farklı şeyler olsa biz sana söylemez miydik? Sen yalnızca koş çocuk, yukardan koşup gelen bir aslan olabilir senin tek düşmanın. Eğer terli halde soğuk su içmezsen o aslan daha geç gelir. Hem o aslan madem bir gün gelecek sen ona daha yukarlarda yakalanmaya bak. Aşağılarda ezik insanlar yakalanır aslana. Bazı sihirbazlar görürsen de inanma ha! Aslana bindiklerini gösterirler sana, bindikleri filan yoktur aslında. Yalnızca büyü yapar o adamlar. Aslan düşmanımız bizim nasıl onunla dost olunur?  Aslan gelince de “ben sadece koşuyordum” de, o seni acıtmadan yer o zaman. Hem biz kimsenin canını acıtmadık ki aslan bizim canımızı acıtsın. Biz yalnızca söz dinliyorduk. “anlam” denen şeylere deliler bakar, biz deli değiliz ki!”

     Sonra kendine dik bir yamaç bulacaksın, bir arkana bakacaksın bir önüne. Derinliği hissedeceksin, sonsuzluğu, korkuyu ve özgürlüğü… hem de aynı anda! Sonra …