Lorem İpsum



Olmak için ölmek; Bilmek için sormak...


26 Aralık 2012 Çarşamba

Karanlık Kadın

Ankara plaka, karanlık bir araba
Karanlık bir kadın içinde...
Gözlerinde bile var bir karanlık,
Atacağım adımlara göz dikmiş: karanlık...
Bir cevap uğruna öldürebilir her şeyimi,
İçimden söküp alıyor sanki bir tek şeyi;
Belli ki biliyormuş her şeyi.
Gerçeğini yoğurmuş gibi hakikat'te, belli.
Nefesinde var bir Ankara kokusu;
Benim nefesimde süt kokusu,
İçimdeki annesizlik korkusu...
Kadın karanlık olmasını biliyor
Kadın ellerini yüreğimden çekmiyor,
Kadın ışıksız bir ayna, beni gösteriyor,
Kadında yansıyıp, kadında kayboluyorum,
Ankara arabasının içindeki kadın oluyorum,
O yoldan gelip de geçen bir adama soruyorum:
Senden başka bir yerde ben niye olamıyorum?

16 Aralık 2012 Pazar

bir milyon.

selam dünya,
ben ziya,
bağımsız olmak isterim hep
kendi halimce
zamandan...

herşey ilginç burada
bulanık yüzlü insanların
enteresan gülümsemeleri,
samimi insanların
sıcak muhabbetleri
anlayanların
tesellileri
anlamayanların kahkahaları
hepsi yalanmış burada
inandırdı bana.

bir de
dedi ki dönüp de bana
çıkış yok bu çemberden
içi beni yakar dışı seni
sanki gizli bir hastalık, bir virüs
bir...
GARİPLİK...
-diyorum keza
anlatamıyorum-
ele geçiriyor cümle yeri
gülsen gülemezsin
ağlasan ağlama derler bu da garip mi?
miden bulanıyormuş neden?
bunlar çok normal zaten.
doğru değişir ki ona bana sana...
o yüzden karışma

velhasıl
öyle bir gariplik ki
beynim almıyor yüreğim belki
cevabı bir anahtarda gizli 
sanki
her şeyi çözen mutlak
bir anahtar
öyle bir şey ki
sonsuz değişkenli:

        Evet bulunca bitecek insanların yüzündeki bulanıklık. İnanıyorum o zaman midemdeki su gariplik de geçecek. O zaman insanlar gülünce, sevince, konuşunca saçma gelmeyecek bana. Fotoğrafını gördüğüm bir kızın, o şekli yavaşça çirkinleşmeyecek. Ona da hak verebileceğim. Öyle bir genel geçer ki, açık nokta kalmayacak. O zaman anlatabileceğim belki de. Anlatınca rahatlayacağım sanki. 

evet onu bulunca
öyle bir anlatacağım ki
anlamayan da umrumda olmayacak
o kadar emin olacağım ki
varlığından
anlatabilmek, anlamayınca artık kendinden değil
karşıdakinden rahatlıkla şüphe edebilmek

öyle bir şey arıyorum ki
ilan-ı halim olsun herkese:

"anlasın
ya da
anlamasın
ben anlatayım."

ohh...





bir yandan da korkmuyor değilim
şundan:
ya anahtar, anahtarın var olmadığıysa