Lorem İpsum



Olmak için ölmek; Bilmek için sormak...


25 Ağustos 2013 Pazar

Yol Kenarı'ndan


hoş'ta kal, değilsin bir başına.
bu sefer gitmek bir başka..
gittiğin bir yer yokmuşçasına gitmezsin,
en sevdiğin yere gitmek gibi de değil;
ama bir başka gitmek..
kaldırım kenarlarında evlere kurulmak sanki
geçip de gitmek gibi çaresizin yanından
o bakınca, yalnızca, görmeden;
ama anlayanın sen olması anlayamadığını.
sanki kendine bakmak gibi bir gitmek bu sefer..
dönüp baksan da kendine:
hala iyi bir adam mıdır baktığın? diyebilmek..
yaklaşan karanlığın gelmesi gibi,
geri adım atacak aydınlığa tenezzül etmemek,
bazen sadece gözünü yummak gibi..
kaçmak gibi de değil bu gidiş;
kalacak bahane bulamayacak kadar dalgın,
habersizce yaklaşan bir şahsiyet..
ne bir kuyu, ne de mağara ağzında beklemek;
bu susuzluğunu arştan gidermek..
ayaklarından ruhunu bir dileğe bağlamak,
kelimesizlik kelimesine tutunmak..
bu sefer gitmek bir başka..
ne sırtında kitap ne kafanda bir katre iman,
çatlaklara basmadan kuraklığı geçmek gibi,
ne eski bir hatıra ne yeni bir heyecan,
bu atiye sığmaz maziyi yırtan bir gitmek..
bu sanki kelepçelere balta vurmak,
bir bağımsız boyun eğiş özgürlüğe..
giderken unutmak gibi geldiğin yolu
Tanrı'ya çobanlığı bırakıp
çobanın Tanrısına gitmek gibi..
bir suyla akıp gitmek gibi,
firavun Musa'ya dalmışken
Adem'in geldiği yere devam etmek gibi..
bu sefer gitmek bir başka..
kalanların üzerine yalnızlık yağmadan,
çölde bir yalnızlıktan ıslanmak..
yol sormak, şehir bulmak değil;
bir yolcunun evinde ısınmak gibi,
ev sahibini bulamadan dönmek sanki,
hırka için gittiğini bilmeden gitmek;
içi hoş bir hırkayla geri dönmek..
cenneti bir muhabbet uğruna satmak
bir buğday tanesiyle dünyaya düşmek sanki...